17 Kasım 2010 Çarşamba

PAZAR SENDROMU

hala pazar günü deyince içimde bi daralma olur..eskiye göre pazartesiyle pek ilgim kalmadığı için pazarlada bi alıp veremediğim yok ama hala adını duyunca o grilik gelir gözümün önüne..eskiden kalma olsa gerek..işte o pazar günlerinde..
   sabah kalkmış olursun artık sen kalksanda kalkmasanda o gün pazardır..kahvaltı hazırlanmış herkes bekler vaziyette..o kahvaltıya gidebildiğin en yavaş şekilde gidersin yiyebildiğin en yavaş şekildede yersin..hiç bitmesin,o saatlerde kalmak istersin hep..ama bisüre sonra öyle yada böyle biter..kalkışından önce yapman gereken ödevler aklına gelir..onları kafanda toparlar neler yapıcağını planlarsın..biyandanda kendini motive edersin ders çalışmak için..artık hazır bi şekilde yükselirsin sandalyeden..tam odana heycanla yaklaştığında bilinçsiz ebeveynlerin ağzından o şevk kırıcı,o yoldan çıkarıcı,o insanın hevesini kaçıran cümleler dökülüverir..
  ''hadi girin odanızada ders çalışın..''
  nabıosun yani..neyin peşindesin..odaya gidip bir pazar günü öğrenci olan bi insan mecburiyetle beraber ne yapabilir ki başka..al içine ettin bütün kurgunun,planın..bitmiş olan o güzel kahvaltının sofrasında hazırlanan o kafaya silahı çekip dayadın sen eey bilinçsiz ebeveyn..
  o vakitten sonra ne ders çalışılır ne başka bişey yapılır..ya çalışır gibi yapar duvarı izlersin,kağıt karalarsın..yada adam gibi geçersin tv'nin karşısına izlersin..bu böyledir..daha sonra bi hareketlenme başlar pazara gitmek için..madem ders çalışmıyosun pazara gelde yardım et derler..bunlar bir pazar gününü öldüren şeylerdir işte..zorla o pazara gidilir,baştan sona bütün pazar gezilir,sonra tekrar en başa dönülüp,fiyat ve kalite kritiği yapılarak aynı tezgahlar tekrar gezilir...işte o an dersin ki ben tıp okuycam ne işim var burda..okuyom ben yaa dersin...anlık buhran cümleleridir tabi..eve gidince pısarsın yine bi köşeye..nese..zor bela biten pazarlığın ardından eve gelinir herşey yerleştirilir...
   derken akşam oluvermiştir..her geçen dakika aleyhine işler..yemek yendikten sonra evin ortasına ütü masası açılır..önlükler,formalar,mendiller,çoraplar ütülenmeye başlar..işte o anda söylenmemesi gereken cümleler söyleniverir yine..
  ''hadi duşunuzu alında yatın artık yarın okul var erken kalkıcaksınız..''
  belamısın arkadaşım..parayla yapılcak iş değil yani..hatırlatılmaması gereken bütün herşey soluksuz şekilde söyleniyo..yok böyle bişey ya..
 en kötüsüde o duşa girersin ya..sonra titreyerek çıkarsın..o anda açık tv'de gözüne o program takılır..
  ŞAHANE PAZAR...
ve o an yıkılırsın işte..aa şahane pazaar dersin demenle beraber..yok şahane pazar mahane pazar doğru yatağa hadi...kes öldür daha iyi yani..anlayamaz seni..evde ütü kokusu,hazırlanmış formalar,önlükler,yapılmamış ödevler..herşey üst üste...
  güçlükle yatarsın yatağa...içeriden yapılan yarışmların sesleri duyulur..canlandırısın aklında..iyice için daralır..oflaya puflaya uyumaya çalışırsın...
  o anlarda ettiğim tek dua vadı hep..
  inşallah yarın sınav yoktur...

2 yorum:

  1. şahane pazara takılan gözle beraber bununda tüten ütü kokusu(!!) başlı başına bir stresti alejandrom.hala devam eden bir ütü sendromum var benim!

    YanıtlaSil
  2. http://www.youtube.com/watch?v=MDWyENnqUHY

    YanıtlaSil