23 Aralık 2010 Perşembe

BANG..

kaldığın yerde bekle.ahaha.başka yere gidebiliceksin sanki.olur zamanla.unutlur dedin.oldumu peki.hadi bunu deneyelim seninle.sen geç karşıma oldurt bunu bana.hadi yap.farketmez.ne olursa artık..aklına ilk ne geliyorsa mesela..kabullenilmiş çaresizlik belkide bir bakıma.bir dakika kahvemi alıp geliyorum..ne mi yapıcam.hadi ama.beni tanımıyormuş gibi davranmayı bırak.tamam bunlar olabilir ama görmezlikten gelme artık bazı şeyleri..hava ne kadar güzel değilmi.çocuk seslerini duyuyormusun.kuşlarla beraber uçuyorlar sanki.araba sesleri yok artık farkediyosun değilmi.TAMAM KES.bende duyuyorum.ama birkez olsun duymamazlıktan gel.bazı şeyleri,işine gelmeyenleri duymadığın gibi..hadi gel..gidiyoruz..birkez olsun soru sorma.sus ve benimle gel...koş hadi koş.ahaha..kooş..yakala beni hadi..dikkat et!!ahahah..dur bekle.dinlen.nasıl ama beğendinmi.gel bak şuraya çıktığımızda daha iyi görüceksin manzarayı.nasıl ama..bak bak iyice..bana bak..artık yapamıyorsun.bana bakamıyorsun bile..lanet olsun!!daha ne yapmam gerekiyor ha..daha-ne-yapmam-gerekiyor!!!ölümün yakın nefesini duyuyormusun..ha..bak bana..duyuyormusun..bak en sevdiğin şarap..al..karşılıklı içelim..tepemizdeki güneş nekadar sıcak farkındamısın..bu güneş battığında burası soğuycak..her yer kararıcak..tıpkı bizim hayatımız gibi..BANG..

20 Aralık 2010 Pazartesi

ÖLÜM PARTİSİ..

neden herşey belli bir düzende gidiyor..alışılmışların dışına çıkamıyoruz..ben ne bileyim düz bir çizgide hafif bir eğri olmaya çalışırım hep..herkesin gittiği yoldan gitmeyi sevmem..farklı olmak için çabalamak gibi bir kaygımda yok ama normal halim zaten diğer kalıpların dışında..
örneğin fırında yapılmış bir kemal paşa tatlısının köşede kalıp yanmış olanları daha çok ilgimi çeker..ortada olanlar belli,hepsinin tadı aynı zaten..şekil aynı,renk aynı..ama diğerleri!!!..ortada olanlardan daha farklı..öyle oldukları için zaten köşedeler..
bunlardan farklı olarak şöyle bişey var..mesela gidersin bir mağzaya..satıcı gelir başına sormadığın halde başlatır anlatmaya..bak bunlar var..bunlar bu ara çok satılıyor falan..iyide akıllı evlat çok satılıyosa ben neden alayım onu..dışarda başkasıyla aynı desen içinde neden yer almak isteyim..ben istemem şahsen..kimiside sever mesela..buda bi farklılıktır..
veya bunlardan çok farklı olarak..ben öldüğümde benim için cenaze değilde ölüm partisi yapılsın isterim..ne öyle abi herkes ağlıyor..sonra ne oluyosun iki gün sonra unutuluyosun..ama düşünsenize..herkes toplanmış..kahkahalar havada uçuşuyor..seninle ilgili güzel hatıralar canlandırılıyor bi köşede..herkes eğleniyo..unutulmaz bi gün olmazmı..sende oradasın..farklı bi olayın içinde farklı bi durumdasın..herkes gülüp eğlenirken..herkes ayaktayken sen yatıosun..:))))
tabikide bunlar sıyırmış bir kafanın düşünceleri..ama bana göre gayet normal..neden olmasın ki..diğer ritüeller yine yapılsın..ama bunlarda olabilir..

13 Aralık 2010 Pazartesi

monologlar..

     işte başladı yine ilk kar..her sene heycanla izlerim yılın ilk karını..her sene farklı bir buruklukta olur içimde nedense..bu senede dostlarımın,kardeşlerimin benden uzak oluşu buruk olmamın sebebi..tabiki yanımda olanlarıda var fakat hepsi yanımda olsun isterim hep..ayrı kalmak değilde ayrılış anı canımı yakandır hep..hep yanyanayken,hep beraberken,hep gülerken şimdi ayrı olmak çok acıtıyor canımı..yağan kar merhem olur gibi şimdi..kapatıyorda üzerini..üzüntülerim karla kaplanıp onunla eriyip gidicek yine..herzamanki gibi..
     biliyorum mesafeler hiç birşeyi değiştirmiyor..varolduğumuz sürece yollar bizimdir..yollar sevgileri pekiştirir..daha çok birbirine bağlar insanı..
    inanıyorumki bu monologlar bir gün işe yarıycak..:)))

11 Aralık 2010 Cumartesi

SAÇMALAMA..

içtiği zamanlarda açılır ya insan..yaşıyorum,hissediyorum ve herzamanki gibi ağlıyorum..kusmuklar arasından sıyrılıp yükselip anlatıyorum kendi gerçeklerimi..tek kişiye itiraflar yapıyorum..kendime yakın hissettiklerim yanımda hemde çok yakın hissettiklerim..bir taraftanda gizli itirafların yanında yakılmış sigarann arkasından yapılmış espirilerin sonucunda yakılmış sigaranın dumanı ardında isyanlar,yakarışlar..bir yanda hesaplaşmaların sürdüğü yerde..dIşarıdaki rüzagarın etkisiyle setleşen küfürler..duyuyorum tüm sesleri..her of ta bir devrilmiş duygu..gülmekle ağlamak arsındayım..keşke bende çağrılmış uykuların rüyalarına dalsam..kabullenilmiş ciddi merakların arsında yok olsam..kabullendiğimiz gerçeklere gülerek yüksek sesler arasında susuyoruz..hep ben düzelttim sesleri..neden bukadar yüksekler..dinlenmediğimizi sanarak kabullenilmiş değişimlerin,doğruların,sabredişlerin kabullenişi bukadar duyumsanılmalımı..bunların üzerine tek söyliyeceğim var.....SAÇMALAMA..

4 Aralık 2010 Cumartesi

ALİMİNYUM..

bazı sohbetler vardır hiç bitsin istemezsiniz..bazıları vardır karın ağrısı yapar..bugün ilk olanı yaşadım..saatler süren bir sohbetti..bazı yerlerde kopukluklar olup farklı konulara girip tekrar geri döndük..tek konu üzerinde saatlerce geyik yaptık..böyle sohbetleri çok seviyorum işte..böyle sohbet eden insanlarıda..böyle insanları arıyorum herzaman..karşına geçip saatlerce kendini anlatmayan seninle ortak bir paydada buluşup bu az vaktimiz olan zaman içinde seninle iyi vakit geçirebilen olmalı..aynı espri anlayışıda olmalı muhakkak..öyle olmasak bir aliminyuma koca akşam gülmezdik..

1 Aralık 2010 Çarşamba

ONU BEN ÖLDÜRDÜM..


İlk görüşte aşk..evet onlar ilk görüşte aşık olmuşlardı birbirlerine..çocuk kızı ilk gördüğünde kalbi adete boğazında atıyordu.yutkunamıyordu bile..kızda çocuğu gördüğünde kızardı hemen..utandığı zaman hemen kızarırdı.utandı çünkü çocuk devamlı ona bakıyordu..çocuk engel olunamaz bir şekilde kıza sarılmak istiyordu..gözlerini ondan alamıyordu.yavaşça kıza doğru ilerledi..kız donup kalmıştı sanki.artık daha da yakınlardı.ikisi de gözlerinin içine bakıyorlardı.bu an hiç bitmemeliydi.hafifçe esen meltem kızın kokusunu getirmişti çocuğa.iyice içine çekti o muazzam kokuyu.güneşte bir yandan batmak üzereydi.kızıllık her yanı sarmıştı.kızın kızıl saçları daha da kızıllaşmıştı.
   Çocuk merhaba dedi..seni sanki daha önceden tanıyor gibiyim.sanki önceden beri birbirimizi tanıyormuşuz gibi hissettim..kusura bakma rahatsız etmek istemezdim..bunu neden nasıl yaptım anlamıyorum ama seni çok yakın hissediyorum dedi….ve arkasını döndü gitmek için..
  Kız dur dedi..dur bekle bende senin gibi hissettim..anlamıyorum nasıl oldu ama seni görür görmez içimden bir şey koptu sanki dedi..ve çocuğun elini tuttu..çocuğun elleri titriyordu..kız çocuğa baktı ve güldü..çocuk inanamadı hayatta bu kadar  güzel bir şeyin olabileceğine inanamadı..çocuk kıza zamanı olup olmadığını sordu..bir an olsun yanından ayrılmak istemiyordu..kız eve gitmesi gerektiğini ama akşam dışarı çıkabileceğini söyledi..çocuk kulaklarına inanamadı sevinci gözlerinden okunabiliyordu..kızda çocuk kadar heyecanlıydı..elleri terliyordu devamlı..çocuğa belli etmemek için annesinin diktiği beyaz elbisesini tutuyordu devamlı ellerini kurulamak için..
  Çocuk kızı evine kadar götürdü..yolda hiç konuşamadılar.sadece birbirlerine bakıp gülümsediler.kız bahçe kapısını açtı ve girdi.çocuk tam ne zaman buluşacaklarını sormak için elini kaldırıp azını açmıştı ki kız sekizde saat kulesinde buluşalım dedi.çocuk tamam dedi gülerek.kızda çocuğun gülüşüne bayılmıştı.
  Çocuk hemen eve gitmek için koşmaya başladı.yoldaki taşlara takılarak birkaç defa düşme tehlikesi geçirdi.kalbi yerinden çıkıcak gibiydi.ne yapıcağını bilemez halde sadece koşuyordu.nihayet eve gelmişti.bahçe kapısına yaklaştığında duramadı ve çok kötü çarptı.birden şoka uğradı.gözünü açtığında yerde yatıyordu.birden kız geldi aklına acıya aldırış etmeden üstündeki tozu temizlemeden eve koştu.annesi gördüğünde gözlerine inanamadı ve çığlık attı.açıklama yapıp zaman kaybetmemek için hemen banyoya koştu.üstündekileri çıkarıp geçen yaz annesiyle beraber bambulardan yaptıkları kirli sepetine fırlattı.küvete koştu hemen musluğu açtı.küvet dolarken ayağa dikildi elindeki,kolundaki,bacağındaki yaralara baktı.başını yavaşça sağa çevirdi ve aynadaki dehşet verici görüntüyle karşılaştı.kaşı yarılmış,dudağının kenarı sıyrılmıştı.kendine lanet okudu..APTAL..APTAL..APTAL..ne var o kadar koşacak dedi..o an annesi kapıya kırarcasına vuruyordu..oğlum ne oldu çık dışarı..aç kapıyı anlat ne oldu..çıldırtma beni aç diye bağırıyordu..çocuk hiç aldırış etmedi.kızı düşündü.içi içine sığmıyordu.hemen daldı küvete ve bastı çığlığı.yaraları suyla temas edince dayanılmaz bir acı hissettirmişti.
  Yavaşça yıkandıktan sonra hızlıca çıkıp bornozunu giydi.kapıyı açtı.annesi hala kapıdaydı neredeyse çarpıyordu.kadın sert sert bakarak çenesinden tuttu ve başını sağa sola çevirdi.şu haline bak.utanmıyor musun kavga mı ettin anlat dedi.çocuk annesine bakarak gerzek bir gülüş attı ve görüşürüz diyerek odasına koştu.kadın anlayamadı ne olduğunu.aşağıya inerken bağardı tekrar..yemek hazır hadi giyin gel..
   Çocuk o kadar hızlı hareket ediyordu ki her şeyi yıkıp döküyordu.dolabından favorisi olan kıyafetlerini çıkardı ve giydi hemen.yatağın altından annesinin gizli para biriktirdiği yeri bulup gizlice aşırdığı paralarla aldığı parfümü sıktı.aynanın karşısına geçti şöyle bir kendisine baktı.her şey tamamdı fakat yüzündeki yaraları nasıl saklayacağını düşündü.zaman gelmek üzereydi yapacağı bir şey yoktu artık.yara bandı yapıştırdı hemen aşağıya indi.annesi yemeğini koymuştu sofraya oturduğu gibi yemeğe başladı.annesi dik dik ona bakıyordu.anlamıştı ama görmemezlikten geliyordu.bir yandan yemeğini yiyip durmadan da
saatine bakıyordu.annesi karşısına geçti çocuk başını kaldırdı.bir baktı ki annesi gülüyor.kadın çocuğun şaşkınlığını görünce kahkaha atmaya başladı.en sonunda durup…aşıksın sen diye çığlık attı adeta.çocuk çok utandı.yemeğini yarıda bırakıp çıkmam gerekiyor deyip fırladı yerinden.hızlı adımlarla kapıya ilerledi ve kapıyı ardından çarparak çıktı evden.annesi kapıya baktı iç çekti arkasına dönerek bulaşıkları yıkamaya devam etti..
  Çocuk hızlı hızlı ilerliyordu.birden avazı çıktığı kadar bağardı.annesine sinir olup hemen evden çıktığı için dişlerini fırçalamayı unutmuştu.hala azında yer fıstığından yapılmış olan fıstık ezmesi tadı vardı.işaret parmağıyla dişlerini fırçalar gibi temizlemeye çalıştı.bu kadar aksilik fazlaydı artık.durdu derin bir nefes aldı hızlıca verdi.kendini rahatlamış hissettiğinde yola devam etti.soldaki patikadan giderek kestirme yola saptı.terlememek için hızlı yürümek istemiyordu ama geçte kalmak istemiyordu.
   Meydanın ışıkları az ileride belirmişti.heyecanı git gide artıyordu.kalbinin atışı neredeyse canını acıtmaya başlamıştı.yine yerinde durdu derin bir nefes alıp verdi.saat kulesinden çan sesi duyuluyordu.saat sekizdi.başını kaldırıp saate baktı çan sesiyle kalp atışı müthiş bir senkronizasyon içindeydi.sanki ses kalbinden geliyordu.başını indirip tam karşıya kulenin dibine baktığında kızı gördü.o an tüm heyecanı geçmişti.azı kulaklarındaydı adeta.kızda gülüyordu.çocuğa doğru yürümeye başladı.tekrar buluşmuşlardı.kız çocuğun yüzünü görünce şok oldu.ne oldu sana böyle dedi.çocuk hiç..önemli değil dedi.kız açıklama bekler gibi bakıyordu.çocuk iç çekerek seni bıraktıktan sonra eve giderken koştum da..düştüm dedi utanarak.kız kendini tutamadı ve bastı kahkahayı.çocuk kıpkırmızı oldu.kız gülümsedi ve çocuğa çok tatlısın dedi..birbirinin gözlerinin içinde kendilerini görüyorlardı.çocuk kızın elini tuttu hala kıza bakıyordu..kız..
hep burada durmayacağız değil mi dedi.çocuk kekeleyerek tabiî ki de hayır dedi.
  Kızın elinden tuttuğu gibi hızlıca yürümeye başladılar.küçüklüğünden beri gittiği deniz fenerine götürecekti kızı.hep hayalini kurduğu gerçekten seveceği kızı bulduğunda ilk buraya getireceğim diye söz verdiği deniz fenerine gidiyorlardı.kız dur nereye gidiyoruz böyle dedi.sürpriz bekle bakalım biraz dedi gülerek.kızda güldü ve neredeyse koşmaya başladılar.
   Deniz fenerine geldiklerinde kız azı açık kalmıştı.hep buraya gelmek istemiştim ama ya fırsat olmadı yada benimle gelecek bir arkadaş bulamadığım için gelemedim dedi.çocuk şaşırmıştı.bir yandan da sevinmişti.
   Fener yakıp söndürdüğü ışıkla denizde çok güzel bir görüntü oluşturuyordu.ikisi de çok mutluydular.sonu gelmez bir sohbetin içindeydiler sanki.çocuk bir an durdu kızın gözlerinin içine baktı.kızda ona bakıyordu.çocuk keşke zaman dursa ve hep bu anda kalsak dedi.kız gülümsedi ve keşke..bende çok isterdim dedi.sonra anlam verilemez bir çekimle birbirlerine yaklaştılar.o an işte zaman onlar için durmuştu.öpüşmeye başladılar.hafif esen rüzgar bir ip gibi etraflarında dolaşarak onları birbirine bağlamıştı sanki.çocuk kalp atışı anlaşılmasın diye kızdan kendini çekmişti hafifçe.kızda heyecanlıydı biran kendini garip hissetmeye başlamıştı.boğazı gıdıklanıyordu sanki.sonra kaşınmaya başladı.istemsizce çocuktan çekti kendini.geç oldu gitsek mi artık hem üşümeye başladım dedi.yalan söylemişti aslında hiç gitmek istemiyordu.çocukta isteksizce kabul etti.kız yolda öksürmeye başladı.çocuk birden endişelendi iyi olup olmadığını sordu.kız yine yalan söyledi iyiyim dedi.çocuk kızı evine kadar bıraktı.yine birbirlerine baktılar.kızın gözleri dolmaya başladı ağlıyordu.çocuk ne olduğunu anlayamadı.kız çocuğun konuşmasına izin vermedi.ellerini tuttu..seni biranda bulmuşken bu kadar çabuk senden ayrılmak istemezdim dedi.çocuğu öptü ve eve doğru yürümeye başladı.halsizce yürüyordu.bedenini taşıyamıyormuş gibi bir hali vardı.çocuk bu güzel akşamın sonunda böyle bir şey yaşanmasına anlam veremiyordu.boş boş bakınarak evin yolunu tuttu.
     Ertesi gün heyecanla uyandı çocuk.ilk defa annesi uyandırmadan uyanmıştı.hemen hazırlandı.saçını yaptı parfümünü sıktı.tekrar sevgilisini göreceği için çok heyecanlıydı.annesi çocuğu kaldırmak için yukarı çıkıyordu.çocukta hızla aşağıya iniyordu.bir patlama oldu
adeta.hızlıca çarpıştılar.kadın merdivenin korkuluğuna sırt üstü çarptı.çocuk annesini öyle görünce korktu birden özür dilemeye başladı.annesi tamam hadi aşık çocuk önemli değil kahvaltın hazır otur hemen dedi.çocuğun heyecandan iştahı kesilmişti.biran önce okula gidip kızı görmek istiyordu.hayır hemen çıkacağım dedi.annesi hemen kolundan tuttu mutfağa götürdü masaya oturttu.bu kahvaltı yapılmadan bir yere gidemezsin dedi.çocuk hızlı hızlı yemeğe başladı.masada fıstık ezmesi yoktu.nerede olduğunu sordu annesine.annesi yok artık fıstık ezmesi dedi.çok anlayamadı neden diye sordu.annesi gazeteyi uzattı.tanırsın belki sizin okuldan bir kız bu sabah ölü bulunmuş.doktorlar kızın yer fıstığına gizli bir alerjisi olduğunu ve bu yüzden öldüğünü söylemişler.çocuk şaşkınlık içinde kalmıştı.biryandan çayını içerken bir yandan da gazeteyi düzeltti..
    Çocuk biranda dondu.yüzü beyazlaştı.gözleri doldu..vücudu titremeye başladı.elindeki bardak biranda olduğundan daha ağar oldu.birden düşürdü elinden.yerde patlayan bardağın sesiyle annesi çığlık atarak çocuğa döndü.kadın şok oldu.oğlu bembeyazdı..hemen yanına koştu.ne oldu ne oldu dedi.gazeteye baktı sonra çocuğa döndü.anlamıştı çocuğunu heyecanlandıran kendine aşık eden kız artık yoktu.sıkıca sarıldı oğluna çocuk ağlayamıyordu.gözlerinden yaşlar akıyordu.ama ses çıkaramıyordu..aklından sadece şu geçiyordu..ONU BEN ÖLDÜRDÜM..
   



 NOT:dershanede bir hocamın anlattığı olaydan esinlenerek yazdım...teşekkürler..

ANI YAŞA..

ne zaman nerede olucağımız hiç belli değil..bu akşam mertle dışarı çıkmaya karar verdik..ne yapsak nereye gitsek darlıyoruz birbirimizi..o benim istediğim yeri istemiyor ben onunkini..en sonunda kordonda denizi doldurarark yaptıkları duvarda.deniz kenarında içmeye karar verdik.ara sokaklardan geçerek eski evleri izleyerek kordona ulaştık..bir büfeden içeceklerimizi alıp kıyıya gittik..kordona yeni koyulan ne amaçla yapıldığını hala anlamadığım çanakkale boğazını 24 saat çeken ve her gün bir önceki günü gösteren bir odanın içinde perdeye yansıtılmış boğaz vidyosunun bulunduğu o odacığın arkasında kıyıya oturduk..rüzgar soğuk soğuk yüzümüze çarpıyordu..üşüyorduk ama halimizdende memnunduk..bir yandan içip bir yandan sohbet ettik..bundan 10 yıl sonra buraya geldiğimizde burda oturamıycaz artık koca adamlar olucaz çocuklarımızla geldiğimizde nerelerde gezdiğimizi neler yaptığımızı anlatıcağımızı,karşıda vera cafe'nin az ilerisinde bulunan deniz fenerinin arkasındaki sessiz,dinlendirici çim alandan bahsettik..yasemin mori'de herzamanki gibi şarkılarıyla bize eşlik etti..üşüyorduk ama huzurluyduk..
   daha sonra bu akşam ilk defa birlikte çıkıcak olan arkadaşalarımızın yanına gitmeye karar verdik..hızlı adımlarla ilerliyoduk..bir yandanda davul sesleri geliyordu..asker eğlenceleri vardı etrafta..bizde kendimizce eşlik ettik onlara..arkadaşlarımızın yanınada biraz uğradıktan sonra o arkadaşların evine gitmeye karar verdik..
   yine adımlarımızı hızlandırmıştık..acelemiz olmadığı zamanlarda bile hızlı yürürüz biz..herkes oradaydı..bazıları vizelerine çalışıyordu bazısıda muhabbetin dibine vuruyordu..ben yine yalnızlık arayışına girerek odaya çekilip müzik dinledim..kendimi hazırlayıp yanlarına çıktım yine..hem sohbet edip hemde yarınki ders için erkenden nasıl kalkıcağımı düşünüyordum..
  gecenin sonunda eve dönerken farkettim ki planlamadığım şeyleri yaptım ve yaşadım..bu yüzden uzun vadeli planlar yapmayı hiç sevmem..o an durum neyi gerektiriyorsa onu yapmak lazım..

30 Kasım 2010 Salı

DENEYİMLER..

bazen düşünürsün acaba beni şuan kim düşünüyor diye..aklından herkesi geçirmeye başlarsın..çok özlediklerin sıyrılır aradan..acaba şimdi nabıyor şimdi birlikte olsak neler yapardık diye dalarsın hayallere..bazen bişey olur çıkar ortaya..sen olmasanda,senden çok uzak olsalarda,senin bilmediğin bir zamanda seni düşünmüş seni konuşmuşlardır..ayrı bi mutluluktur..insanların aklında yer edebilmek..hayatta yapılabilicek en büyük yatırımdır..
  farklı bir deneyim..bu sene bunu çok yaşadım..önce okulu kazandım..yeni insanlar,yeni hayatlar,yeni hikayeler..hertürlüsünü gördüm..okuldan sonra tatile gittiğim yerde..birsürü yeni dostum oldu..orası farklı bir deneyimdi benim için..insanlarla önce tanışırsınız belli bir zaman sonra arkadaş olursunuz bizaman sonra eğer herşey yerine tam oturmuşsa dost olursunuz..benim orda biranda yeni dostlarım oldu..buda onların içten olmalarından kaynaklanıyor..daha sonra buyaz katıldığım arkeolojik kazıda..birsürü insanla tanıştım yine..farklı kişilikler..ortak yönler..herkesin farklılığını bariz görebilir duruma geldim..
  her konuştuğum kişiden farklı birşey öğrendim..her birinin nasıl ellerindeki çizgiler farklıysa düşünceleride okadar farklıydı..ortak bir noktada elbette buluşuluyordu fakat yarattıkları farklar apaçık ortadaydı..
  geneline bakarsak her gittiğim yerde biçok farklılık yaşadım..her tanıştığım insanda bir iz bıraktım..belki o gittiğim yerlere birdaha gidemiycem..yaptıklarımı birdaha yapamayım yaşadıklarımı yaşayamıycam..ama ben orada olmasamda beni hatırlayan birileri olucak..insanlar aslında geride kötü izler bırakmak yerine,kendilerini unutturmaya zorlamak yerine fazla çaba sarfetmeden birbirlerinde ortak noktalar bulmaya çalışıp ebediyen hatırlanabilmeyi düşünmeli..belkide hayatta kendimiz için yapabiliceğimiz en iyi şey budur..
    yaptığım çalışmalar içinde aynı şeyler geçerli..katıldığım kazıda çok farklı deneyimler yaşadım..yazın o sıcak zamanında herkes denizde serinlerken keyif yaparken,biz belli bir amaç için toplanarak oradakilerden başka kimsenin yaşamadığı şeyler yaşadık..belki ileride bu işi yapmıycam..böyle bir çalışmada da birdaha bulunmayabilirim ama orada benim çıkarttığım ve müzede sergilenicek eserler var ortada..benden geriye kalıcak şeylerdir onlar kendi adıma..bunu kimse bilmeyebilir..ama benim bilmem kendim için yeterlidir..
   
bazende herzamanki gibi hastalıklı düşüncelere kapılırım..acaba ben ölünce kimler üzülücek..herkesi tek tek gözümün önüne getirip ölümümün haberi verildiği andaki yüz ifadesini düşünürüm..o an naparlar nasıl davranırlar diye..bazen kesmez en sevdiklerimin ölümlerini düşünürüm..hayatta yaşıycağımız en ağar deneyimdir bence..sonsuzluğa kavuştuğun uçuk bir deneyim hemde..son anın bilinmemesi ve geride bıraktıklarımız..zaman çok gibi gelir ama aslında zaman tek nefes kadar kısadır..o son an gelmeden herkes kendi ve diğerleri için birşeyler yapmalı..nasıl bir yarışmada süre bittikten sonra ne yapsanda boştur..aynı onun gibi joker hakkıda yok bunun..kronometre sıfırlandımı yaptıkların ve yapmak istediklerini bırakır gidersin..
   

28 Kasım 2010 Pazar

MARKA..

bugün konuşurken farkettikte markaların hayatımızdaki önemi nekadar artmış..farketmeden ürünleri markalarıyla istemeye başlar olmuşuz..örneğin anne çocuğunu bakkala yollar..git bakkaldan 1kg.yoğurt al gel demezde..git bakkala 1kg.danone al gel der..bugün pantolonunu yıkadım demezde..bugün levis'ini yıkadım der..veya genelde sınıfta olur peçetesi olan varmı demezlerde..selpağı olan varmı derler..selpak olmayınca olmuyo sanki aynı işlevi görmüyor..nese bukadar..anlattım rahatladım..ahahah

SESSİZ SOHBET..

şafak vaktinden önceki saf karanlıktayım..herkes uyurken sevdiğim müzikler çalıyor yine..alt komşunun boğuk ve gür sesini duymamazlıktan geliyorum..apartmanlarda ayakta olanların var olduğunu belli eden ışıklarla beraber sabit duruşumun keyfini çıkarıyorum..karnımda içten içe bir ağrı var..karman çorman bir haldeyim yani..ama rahatım aynı zamanda..

   yerde yatıp tavanın pürüzlü yüzeyinde hayalini kurduğum hayatı izliyorum..çok canlı ve heyecanlı..sırt ağrısına duyarsızlaşmış beynimin ağarlaştığını hissettim..sigara içerken düşünmeye karar verdim..ve yaktım bi sigara..

  ve sonra dedim ki kendime..neden istediğimiz zaman sevdiklerimiz olamıyor yanımızda..ayrılıklar bukadar hızlı yaşanırken buluşmalar,kavuşmalar niye bukadar zor bukadar çetrefilli..mutlu olmak için herzaman çaba harcanırken üzüntüler niye bukadar anlık ve acele..

  kafamda uğuldayan sesle camdan giren sabah serinliği sanki dikenli tellere saplanmışımda oradan koparılmaya çalışıyormuşum hissi yarattı birden..

  farkettim de eskiden korktuğum karanlığın içinde artık huzur buluyorum..yırtılmış hayallerimi birleştiriyorum orada..arada kalan boşluklar kapanıyor karanlıkta..eskiden korktuğum yalnızlıkta tamamlanıyorum artık..çekinmiyorum kabullenmekten gerçekleri yalnızlığımda..bazen anlatmak istiyorum herkese..ben bunları gördüm bunları hissettim ama onlarında içindeki bulutlar kabarmaya başladığı için karşımda ki fırtınayı engellemem gerektiğini anlıyorum ve susuyorum..

  her insanın yüzüne baktığımda gözlerinin arkasına saklanmış hikayeler görüyorum..anlatılmaya ortaya çıkmaya hazır bekliyorlar..ama bazılar varki gözlerin arkasındaki derin boşluğa fırlatılmışlar çıkmamaları gerekiyor..bunlar yaşanırken geride kalan izleri gözlerin kenarındaki çizgilerde görüyorum..

  uykusuzlukla yaptığım sohbetler işte..yine sabahladık beraber..sağolsun yalnız bırakmıyor beni..ardı arkası kesilmiyor konuşmalarımızın..
 

26 Kasım 2010 Cuma

ASLINDA BİR KONU VAR..2

yine çok mühim bir konudan bahsetmek istiyorum..insanların gerçek yüzlerini görebiliceğiniz çok önemli yerler..otobüsler..
  sabah aceleyle kalkarsın..apar topar çıkarsın...durakta bekle bekle gelmez otobüs...allaa çıldır orda..bide gitgide durak dolmaya başlar..kafanda stratejiler üretmeye başlarsın..acaba tam nerde dursam otobüsün kapısı önüme gelir diye..biönceki otobüs tam nerde durmuştu falan diye kafanda planları yaparsın..tabi bunları yaparken insanlar gelmeye devam eder..durak kalabalıklaştıkça otobüs gelmemeye yemin etmiş gibi geciktikçe gecikir..bi bakarsın yanındaki seni keser..sonrada bi adım önüne çıkar..sonra altta kalmamak için sende sağa sola bakarak safa yatıp onun önüne bi adım atarsın..herkes git gide çirkefleşmeye başlar..ve nihayetinde otobüs gelir..gelir ama nereye gelir..sanarsın kimse durakta değilde duraktan 2m. ileride bekliyor..yaptığın bütün planların içine sıçılmıştır o an..belkide o an durağa en son gelen en şanslısı olur..dimi ya bazıları öyle ballıdır..en son gelir başa geçer falan..nese olmuştur olan..yığılmanın içine girmeye çalışırsın onu çeker bunu iter öyle yada böyle binersin..
    binince içine bi huzur dolar..zorlu bi maratonu kazanmış gibi hissedersin..sonra şöyle bi içeriyi süzüp yer kapanlara bakarsın içinden hayvanlar nası oturdular hemen diye nankörce düşünceler geçmeye başlar..bazen olabiliceklerin en kötüsü olur ve  dersin ki lanet olsun binmez olsaydım şu otobüse..
    kartını çıkarıp aygıta tutarsın ve o kriz geçirticek konuşma duyulur...''BAKİYENİZ YETERSİZDİR'' 
o an camı kırıp kaçasın gelir ama nafile..hafifçe başını kaldırıp bakarsın çaresizce..bazıları bakar kafasını çevirir..bazıları hiç görmemezlikten gelir..bazılarıda yaşamıştır anlar halden çıkarır verir kartını..kartı geçirdikten sonra parasını vermeye kalkıncada ayrı bi gerginlik yaşanır yok almamda al olmazda oda ayrı bir rezilliktir..
   işte otobüse bindiğimde,binmeden önce hep gördüğüm ve yaşadığım herkesinde yaşadığı bi konu bu..
kimsenin yaşamaması dileğiyle...

22 Kasım 2010 Pazartesi

NARSİST

biliyorum sevmiyolar bu yanımı..ama böyleyim..kabul etselerede etmeselerde..
elimde değil..manyaklık bu aslında..sapkınlık bi bakıma..bi insan kendinle bukadar uğraşırmı..kendini bi insan bukadar severmi..
sorunlu yanlarım var kabul ediyorum..ama ben böyle iyiyim ya..eğleniyorum..
ayna gördüğüm zaman başlıyo herşey..saatlerce bakabilirim..kendimi izleyebilirim..saçma ama harbiden eğlenceli..
bazen abartıyorum tabi..insan hergün profil fotoğraflarına bakmaz deli gibi..
ama yapıyorum işte..
banane abicim benide böyle kabul edin..
tamam kabul ediyorum..
zaten hep söylüyorum..
ben NARSİSTİM..
bunu biliyorum..

19 Kasım 2010 Cuma

ve O ANDA TEOMAN AÇTI KIZ..4

     kız herzamanki gibi stresli,buhranlı zamanlarından birini yaşıyordu..rahatlamak,gevşemek istiyordu..ne yapsam diye düşünürken aklına bir fikir geldi..HAMAM..evet hamama gidip rahatlayabilirdi hem uzun zamandan sonra farklılık olucaktı kendi içinde..hemen hazırlandı..atıldı yollara..
    herşeyçok güzel olucaktı emindi..sakin sakin gidiyor havadaki oksijeniiçine çekiyor,etrafına bakınıyordu..
   hamama gelmişti sonunda..girişte ücretini ödeyip yavaşça süzüldü içeri..birden içi ürperdi..en son küçükken annesiyle gitmişti hamama..soyunma odasına gidip hazırlıklarını tamamlayıp ılıklık bölümünden geçip tam sıcaklığa giricekken masaj yaptırmaya karar verdi...hemen masaj bölümüne koştu..masajı yapıcak kadın siz uzanın gelezeğim dedi peltek peltek..
  kadın çıktıktan sonra şöyle bi içeriyi süzdü etrafına bakındı..sonra önündeki uzun mermer taşa baktı..ve taştaki deliği gördü hemen..delik kafasını karıştırmıştı bir anda nası uzanıcağını bilemedi..hala deliğe bir anlam veremiyordu..heralde uzanınca nefes almak için yapılmış olsa gerek diye çaktı ampul hemen..kendinden emin seriliverdi taşa..garip keskin ekşi bi koku vardı..rahatlatıcı bi koku olsa gerek dedi kendi kendine..nebiçim bi aroma bu böyle dedi birden..
  o an sessizliği bi kahkaha bozdu..irkilerek arkasına döndü..ne var ne gülüyosun dedi kadına..kadında boğuk gür bi sesle..ablam naptın sen yaa oraya ayaklarını sokucan dedi..
  işte o an kız kendini aslan ağzına atmak istedi..napıcanı bilemedi kız..gözleri doldu..çok utanmıştı..kadına dönüp biraz beklermisin dedi..kadın hala gülüyordu..soyunma odasına gitti..çantasından mp3 ünü çıkarıdı...ve...
ve O ANDA TEOMAN AÇTI KIZ..
  

17 Kasım 2010 Çarşamba

PAZAR SENDROMU

hala pazar günü deyince içimde bi daralma olur..eskiye göre pazartesiyle pek ilgim kalmadığı için pazarlada bi alıp veremediğim yok ama hala adını duyunca o grilik gelir gözümün önüne..eskiden kalma olsa gerek..işte o pazar günlerinde..
   sabah kalkmış olursun artık sen kalksanda kalkmasanda o gün pazardır..kahvaltı hazırlanmış herkes bekler vaziyette..o kahvaltıya gidebildiğin en yavaş şekilde gidersin yiyebildiğin en yavaş şekildede yersin..hiç bitmesin,o saatlerde kalmak istersin hep..ama bisüre sonra öyle yada böyle biter..kalkışından önce yapman gereken ödevler aklına gelir..onları kafanda toparlar neler yapıcağını planlarsın..biyandanda kendini motive edersin ders çalışmak için..artık hazır bi şekilde yükselirsin sandalyeden..tam odana heycanla yaklaştığında bilinçsiz ebeveynlerin ağzından o şevk kırıcı,o yoldan çıkarıcı,o insanın hevesini kaçıran cümleler dökülüverir..
  ''hadi girin odanızada ders çalışın..''
  nabıosun yani..neyin peşindesin..odaya gidip bir pazar günü öğrenci olan bi insan mecburiyetle beraber ne yapabilir ki başka..al içine ettin bütün kurgunun,planın..bitmiş olan o güzel kahvaltının sofrasında hazırlanan o kafaya silahı çekip dayadın sen eey bilinçsiz ebeveyn..
  o vakitten sonra ne ders çalışılır ne başka bişey yapılır..ya çalışır gibi yapar duvarı izlersin,kağıt karalarsın..yada adam gibi geçersin tv'nin karşısına izlersin..bu böyledir..daha sonra bi hareketlenme başlar pazara gitmek için..madem ders çalışmıyosun pazara gelde yardım et derler..bunlar bir pazar gününü öldüren şeylerdir işte..zorla o pazara gidilir,baştan sona bütün pazar gezilir,sonra tekrar en başa dönülüp,fiyat ve kalite kritiği yapılarak aynı tezgahlar tekrar gezilir...işte o an dersin ki ben tıp okuycam ne işim var burda..okuyom ben yaa dersin...anlık buhran cümleleridir tabi..eve gidince pısarsın yine bi köşeye..nese..zor bela biten pazarlığın ardından eve gelinir herşey yerleştirilir...
   derken akşam oluvermiştir..her geçen dakika aleyhine işler..yemek yendikten sonra evin ortasına ütü masası açılır..önlükler,formalar,mendiller,çoraplar ütülenmeye başlar..işte o anda söylenmemesi gereken cümleler söyleniverir yine..
  ''hadi duşunuzu alında yatın artık yarın okul var erken kalkıcaksınız..''
  belamısın arkadaşım..parayla yapılcak iş değil yani..hatırlatılmaması gereken bütün herşey soluksuz şekilde söyleniyo..yok böyle bişey ya..
 en kötüsüde o duşa girersin ya..sonra titreyerek çıkarsın..o anda açık tv'de gözüne o program takılır..
  ŞAHANE PAZAR...
ve o an yıkılırsın işte..aa şahane pazaar dersin demenle beraber..yok şahane pazar mahane pazar doğru yatağa hadi...kes öldür daha iyi yani..anlayamaz seni..evde ütü kokusu,hazırlanmış formalar,önlükler,yapılmamış ödevler..herşey üst üste...
  güçlükle yatarsın yatağa...içeriden yapılan yarışmların sesleri duyulur..canlandırısın aklında..iyice için daralır..oflaya puflaya uyumaya çalışırsın...
  o anlarda ettiğim tek dua vadı hep..
  inşallah yarın sınav yoktur...

15 Kasım 2010 Pazartesi

ve O ANDA TEOMAN AÇTI KIZ..3

kız ogün stresli bir sabaha uyanmıştı..dostu alejandro'nun sınavı vardı..aceleyle kalkıp apar topar hazırlandılar..aslında kızın bir işi yoktu..ama dostunuda yalnız bırakmak istemiyordu..geride bıraktığı sıcacık yatak adeta bir mıknatıs gibi geri çekiyordu ama direndi..alejandroyu beklerken yalnız kalmamak için arkadaşı fernandoyuda çağardı..hızlı bir şekilde sınavın olduğu yere gittiler..alejandro stres içindeydi soğuk terler döküyor,kendinden geçiyor,kendi kendine halleniyordu..kız bir iki derken dayanamadı..yeter artık git hadi kasma bukadar dedi..alejandro garip bir buruklukla binaya doğru ilerledi..
   zaman bir türlü geçmek bilmiyordu..kız durmadan su içiyordu..sıkıntıdan ne yapıcağını bilemezken birden elindeki plastik şişeyi patlatma isteği doğdu içinde..o an o şişe patlamalıydı..şişenin iki ucundan tutup alt tarafını sağa üst tarafını sola çatır çatur sesler çıkararak çevirmeye başladı..her çevirişinde patlatacağı anı düşünüyor ve hırslanıp daha da çok çeviriyordu..fernando nabıyosun dedi..kız çok sıkıldım şişeyi patlatıcam dedi..sınav var içeride saçmalıyosun yürü gidelim uzak biyerde patlat dedi..kız çaresizce kabul etti..
  yola koyuldular..ortalık çok sessizdi..sessizliği bozan tek şey ayak sesleriydi..kız sıkılmış şişeyle sancak taşır gibi ilerlerken fernandoda saçlarını rüzgara bırakmış gelen geçene dik dik bakıyordu..en sonunda ortak bir nokta belirleyip durdular..fernando kıza sordu hazırmısın diye.kız tabikide hazırım okadar yol geldik bu iş için dedi..fernado bir kaç adım geriye çekildi..kız bir eliyle şişenin altından tutuyor diğerinide yavaşça kapağa yaklaştırıyordu..kapağı en sonunda tuttu..hafifçe kollarını kaldırdı ve o an gelmişti.baş parmağıyla yavaşça kapağı çevirdi..fısss..tam birhayal kırıklığıydı..şişe patlamamış sadece fıslayarak içindeki havayı salmıştı..fernando kıza döndü ve osursam daha çok ses çıkardı dedi...ve...
ve O ANDA TEOMAN AÇTI KIZ..

SIKILMIŞ İNSAN DURUŞLARI..

ne kadar çok sıkılıyoruz dimi..bazen söyleyemezsinde sıkıldım diye öle absürd durumlarda vardır..ne komik..biyerde biriyle buluşursun oturursun konuşmanın başladığı ana kadar yaşananlardan yakın zamanlı olanları seçer anlatırsın sonra SEN dediğinde hemen hemen tahmin ettiğin cevapları duyarsın karşındakinden..bunların sonucunda en gerrzekçe şey yapılır sonra eee daha daha...anlamsız üç lafı laf bile değil nese..bir araya getirip soru üretilir..
   bakarsın baktıkça görürsün karşındakide sıkılmıştır aslında oda senin gibi gözlerini kaçırır sanki ondan konuşmasını beklediğini sanarcasına..durmadan nerden konu açsamda muhabbete girsek hiç olmazsa bikaç dakika konuşarak geçti demek için beyin fırtınası yaparsın..uzun uğraşlar sonunda uff buldum dersin tamam şimdi bunu sorayım cevaplasın ordan buna bağlarız falan kasarsın kasarsın..ama nereye kasıyosun..bi sorarsın evet veya hayır der apışıp kalırsın orda sıçar güzelim kurulucak olan muhabbetin azına..
   sonra sende çekilirsin kendi köşene..kıskanç gözlerle etrafındakilere bakarsın..ne varda bukadar konuşuyonuz dersin..ne yani bitiremediğiniz kahkahalar attıran,şaşırtan,kızdıran bunca ne var..ne konuşuyosunuz laan diye bağırasın gelir..
  biraz zaman geçer bari bişey içeyim dersin..sonra başlar tuvalet seferleri..sigara aslında bu tarz durumlarda iyi bir kurtarıcıdır..içersin içersin külünü atar ona bakarsın içine çeker üfler dumana bakarsın,sigranın koruna bakarsın,kağıdın yanışına bakarsın..ama her güzel şeyin olduğu gibi sigaranın da bir sonu vardır..işte o anda beynin çorba olmaya başlar..şimdi napıcam? sorusu beynini kemirmeye başlar..karşındakide sen yokmuşsun gibi davaranmaya devam eder..telefonuna bakar,mesajlarını okur,fotoğraflara bakar,durmadan tuş kilidini açar kapar..zaten telefonla işi varmışta ondan senle ilgilenmiyomuş görüntüsü yansıtmaya çalışır..ama yemezler..
    bunların sonunda hesap ödendikten sonra suç havaya atılır daraltıcı bir havadır güneşli bile olsa en güzel hava bile olsa..sonrada denmezmi hadi görüşürüz..yanından ayrıldıktan sonra dersinki..B*K GÖRÜŞÜRÜM BİDAHA SENLE..
    bi mekanda oturduğumda çoğu masada bu olanları görürüm..kendimde yaşadığım için bakınca direk anlarım..sıkılmış insan duruşlarını..

13 Kasım 2010 Cumartesi

ve O ANDA TEOMAN AÇTI KIZ..2

o sabah çok sinirliydi kız.Erken yatmış geç kalmıştı.Aksi gibi sigarasıda bitmişti.Dostu Alejandroyla sözleşip fakültenin önünde saat sekiz gibi buluşucaktı.Alejandro söz verdiği gibi sekizde oradaydı.Muhabbet etmeye başladılar.Muhabbetin en tatlı yerinde 1.sınıflardan fizik öğrencisi olduğunu iddaa eden bir''pale''karşısında öylece bekliyordu.Kıza dediki..çekilirsen geçicem..kızda ona..çekilmezsem nolur dedi.Arkadaşı Alejandro araya girerek Gaga bırakta geçsin pale dedi.Çocuk kızın ne kadar tehlikeli olduğunun farkına varmamışçasına o sıska,uzun,yenmiş tırnaklı iğrenç parmağıyla kendini göstererek''mırço yalnız''dedi.Alejandro korkusuz bir kahraman gibi çocuğa dönüp''eeeeee''dedi.Mırçoda seninle otobüs durağında görüşücez dedi arsızca...ve...ve O ANDA TEOMAN AÇTI KIZ..

10 Kasım 2010 Çarşamba

ASLINDA BİR KONU VAR..

          Aklıma takılan bazı konular var..bunları kimseyle paylaşamıyorum..hergece yatağa yattığımda(genelde yatakta yatarım)neden allahım neden bunları hep ben düşünüyorum diyorum..
     Mesela neden korktuğumuz zaman içimizden bir şarkı söyleme isteği kopar..biliyorum bunu herkes yapıyor ama kimse bunu kabullenip dışa vuramıyor..sanki normalde kabullendikleri şeyler çok gerçekmiş gibi hepsi kurmaca değilmiş gibi..
          Ben mesela çok korktuğum zaman karanlık biryere girdiysem,ıssız biyerde yalnızsam veya sadece yalnızsam..hemen o şarkının sözleri alt yazı gibi geçemeye başlar gözümün önünden..''bune dünya kardeşim seven seveneee bune dünya kardeşim böyleee''..ne alakaysa abi o geliyo hep aklıma.tüm kötülükleri yok eden,insanların içindeki,aklındaki kötü düşünceleri silen,herkesi birbirine kardeşçesine yaklaştıran bi etkisi var sanki..komik ama gerçek..
         Bu sihirli anı hep küçükken bursadaki sarı müstakil evimizde yaşardım..hep evin büyük kahverengi giriş kapısından girdiğimde o içimi dağlayan müthiş karanlıkla karşılaşırdım..kapıdan girdiğimde hemen karşıda sağda kalan bodrum kapısını dışarıdan gelen ışığın yansımasıyla görür ve o saniyelik anda o kapının o karanlıkta açılış anını düşünerek milyonlarca senaryo yazardım kafamda..içeri girip giriş kapısını arkamdan kaparken istemsizce o şarkı azımı yırtar çıkardı dışarı..kapının kapanış sesiyle diyaframdan derin bir nefes alıp yüksek bisesle söylemeye devam ederdim..daha sonra karanlığın içinde çılgınlar gibi bağırarak o iyiliği,temizliği temsil eden şarkıyı marş gibi söylerken giriş kapısının arkasında kalan duvarda vavien etkili elektrik anahtarını bulmak için duvarı ölümüne yumruklardım..sonunda ışık açılır,merdivenlerden hızlıca çıkılır ve zafere ulaşılırdı..
        Biliyorum hepnizin korkuları ve onları yok eden şarkıları var..kabul edin artık..biliyorum 

                                                                                                 ''ben böyle delirirmişim''
 
 

5 Kasım 2010 Cuma

BİLİN BAKALIM BEN KİMİM..

    ben aslında mutlu değil,mutlu görünmeyi çok iyi bilen biriyim..herkes beni devamlı mutlu,neşeli,eğlenmek için hazır gibi görür..aslında öyle değilim.içim hep karanlıktır benim..hep derim kapalı,kasvetli havaları severim diye..öyle havalarda huzur bulurum çünkü..söylerim ama anlamaz kimse.yalnız olmak isterim hep..kalabalığıda severim tabiki ama o kalabalıkta yine yalnız olmalıyım..o zaman huzur bulurum çünkü..yaşadıklarım hep bir gerekliliktir..belirlenmiş bir düzendir..kalıplaşmış yaşamlar içindeyiz her zaman..olması gerekenler haberimiz olmadan hazırlanmış paketlenmiştir..sunarlar hemen önüne..aç bakalım diye dayatırlar bide..sike sike açarsın..kurdeleyi de boynuna bağlar verirsin ucunu ellerine..çek bakalım diye..çek götür istediğin yere..

    hep hayallerimde bir ev vardır..o evin çatı katındaki camdan bakarım dışarıdaki kızıl gün batımınına..rüzgarla savrulan başaklara..yalnızımdır her zaman orda..başaramasamda yalnızımdır kafamda..

    bunları artık çok düşündüğümden aslında artık mutlu görünmeyi başaramıyorum..ele vermeye başladım artık kendimi..ne oldu,neyin var sorularına alıştı artık kulaklarım..duyarsızlık başladı biyandanda..şuan her şeyin ,yaşadığım hayatın mükemmel olduğunun farkındayım..ayrıca etrafımdaki kişileri hiç bir şeye değişmeyceğimi bildiğim halde..elimde olanların olmadığı bir durumu da hayal eder durumdayım..

4 Kasım 2010 Perşembe

EFES

Bugün derste efesi işlerken kendimi kötü hissettim..o zamanda yaşamak için büyük bir istek sardı içimi birden..adamlarda mükemmellik hastalığı olduğunu düşündüm..çünkü her şey öyleydi..gerçi dönem öyleymiş.insanlar zaman geçtikçe zevksizleşmeğe başlamış herhalde.anlamadım ki..örneğin tiyatrolar tapınaktan sonra insanlar için önem arz eden ikinci şey..baktıkça hayranlık uyandıran yapılar..ardı arkası kesilmiyor..her bir yanında ayrı bir güzellik yatıyor bu antik kentin..ya şimdi.ev olsun da,bina olsun da,o olsun da bu olsun da derken düzensiz kentler,hiç bir şeye benzemeyen yapılar hayatı zorlaştıracak şekilde sarmış dört bir yanı..aslında insan nüfusunun o zamandan bu zamana arttığını düşünürsek sıklaşmış binalar bir derece anlaşılır..ama yani teknolojinin,insanlığın bunca geliştiği dönemde neden o güzellikler yok etrafta.hiç bir estetik yanı olmayan bin bir türlü şey karman çorman yayılmış etrafa..keşke bir zaman makinası olsa..sarsam beyaz çarşafı etrafıma..binip gitsem o zamanlara..insanların eylem olarak Düşündükleri zamanlara..nese..yaşamak zorundayız..bu bozulmuş dünyada..yapacak birşey yok..

3 Kasım 2010 Çarşamba

sisli zamanımdayım..

yine o sisli zamanımdayım.sis gibi yoğun ama içi boş.hiç bir şey yapasım yok.gün içinde aldığım kararları ilerleyen saatlerde yatağa uzanmış şekilde buluyorum.yorgun,bitkin,hastalıklı..yaptığım bir şeyde yok hani.taş taşıdın da belin mi ağardı deseler yeri..tembellik yapıştı yine yakama..bırakmıyor gideyim yapacaklarıma..başladığım zaman geliyor devamı fakat başlayana kadarda bir o kadar efor sarf ediyorum içimde.çözmeliyim en kısa zamanda..

ve O ANDA TEOMAN AÇTI KIZ...

kız uyuyordu.sallandığını hissetti.önce gözünü açtı..etrafı izledi.baktıki deprem oluyor.geçmişten kalan o karanlık korku patlamıştı en derinlerinde.sarıverdi baştan aşağı dört bir yanını.elleri soğuklaştı,yüzü beyazlaştı..bilemedi ne yapmalı.eskiden kalan boğuk sesli anlar bir damlayla düşüverdi yastığa.dahada canlandı tozlu hatıra.yalnızdı o anda.öldüğünü düşündü.yalnız öldüğünü.kalktı yatağından..koştu içeri..en yakın dostuna..
  o uyuyordu..daha da yalnız hissetti..kalk dedi..kalk deprem oluyo..anlamadı.idrak edemedi neyin ne olduğunu..umursamadı bile.bilmiyordu çünkü yaşamamıştı,hissetmemişti o anı..kız çıktı odadan..geçti karanlık salona,hep gittiği köşedeki cama..baktı dışarı.dışarıdaki insanlara.flaşlar patlamaya başladı.ambulans,kalabalık,ağlamalar,bağırmalar...
   yaktı bir sigara..iyice çekti içine.herşeyi derinlere gömmek ister gibi.artık olanları unutmak ister gibi...elini uzattı..ve...
ve O ANDA TEOMAN AÇTI KIZ..

                                                                                                                              kızıma...